-Başka bir sitede de kullandığım bir rp'm...
-------------------------------
'' Jim, bitti. Anlamıyor musun? Bitti artık. Biz diye de bir şey yok! Benim için şu an sadece Jamie var! ''
Tanrım, bu erkek milleti neden bu kadar salak? Kaç kere söyledim ona, onu artık istemediğimi...
'' Claudia'm. Dinle beni... ''
Ne? Claudia'm mı? Bu çocuk delirdi herhalde. Anlamıyor anlamıyor anlamıyor!
İşaret parmağımı havaya kaldırdım ve sallayarak Jim'in gözlerinin önüne getirdim. Ve kelimelerin üstüne bastıra bastıra konuşmaya başladım.
'' JİM-BANA-SAKIN-BİR DAHA-CLAUDİA'M-DEME! ''
Öfkeden çıdıracaktım resmen. Yaptığım tek şeyin öfkeden kızarmış ve moron gibi gözüken suratımla eski erkek arkadaşıma boş boş bakmak olduğunu fark ettiğimde başka bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Aklıma gelen ilk şey güç kullanmaktı. Elimi kaldırdım ve kaldrmamla Jim'in suratına kocaman bir tokat yapıştırmam bir oldu. Onu belki de hala seviyordum ama duygularım çok karışıktı. Jim'i düşündükçe Jamie'nin bana çıkma teklifi ettiği masum yüz ifadesi geliyordu aklıma. O yüzden de Jim'i her düşündüğümde pişman oluyordum. Jim'e attığım tokat duygularımı zedelemişti. Gözlerimden birkaç damla gözyaşı dökülmesine mani olamıyordum.
Jim ona attığım o kocaman tokadı sanki hiç hissetmemişcesine ellerini yüzüm koydu ve gözyaşlarımı silmeye başladı. Onu benden uzaklaşması için hafifçe ittirmeye başladım. Ama onu istiyordum. Bedenimin, ruhumun ona ihtiyacı vardı. Bunları düşündükçe gözyaşlarım daha da artıyordu. Jim de bana daha sıkı sarılıyordu. Duyduğumuz tek şey benim hıçkırıklarım ve Jim'in '' Tamam, tamam. '' olan fısıltılarıydı. Sonunda Jim beni bıraktı bir adım geri çekildi ve ellerimi tuttum. Yüzüme bakıyordu. Hatta yüzüm bakmakla kalmıyor, direkt gözlerimin içine bakıyordu.
'' Beni hala seviyor ve önemsiyorsun. '' dedi. Mavi gözleri ruhumu okşuyordu adeta.
Belki de doğruyu söylüyordu. Evet, onu önemsediğim doğruydu ama onu hala seviyor muydum?
Ellerimi bıraktı ve belimi tutarak beni kendine çekmeye başladı.
'' Benim olacaksın. ''
Kendimden geçmiştim. Onu istediğime karar vermiştim ki neyden bahsetiğini anladığım anda gözlerim faltaşı ibi açıldı. Kendimi hemen geri çektim. Bu sefer can yakma sırası bendeydi. Gözlerimi onun boncuk mavisi gözlerine sabitledim ve konuşmaya başladım.
'' Ben zaten senindim Jim. Ama sen benim değerimi bilmedin. Elinden kaybedince anlıyor insan kaybettiği şeyin değerini. ''
Sözler ağzımdan çıkıp havaya karışırken ne dediğimin ben bile farkında değildim. Jim'in gözleri dolmuştu. Ellerimi bir kez daha tuttu.
'' Bana son bir şans daha ver. Lütfen. ''
'Hayır' demek istiyordum ama ne olduğunu bilmediğim bir etken bunu dememe engel oluyordu.
'' Bana biraz süre ver. ''
Ağzımdan çıkan şu dört kelime beni bile şaşırtmaya yetmişti. Arkamı döndüm ve geriye hiç bakmadan kapıyı çekip çıktım. Şimdi ne yapacaktım? Yalnızlığı seviyordum ve şu an ihtiyacım olan tek şey yanlız kalıp uzun bir süre düşüncelerimle başbaşa kalmaktı...